THE FINALS’ta Başarınız, Kullandığınız Laptop Modeline Bağlı

Rekabetçi oyunlarla aranız iyi olsa da olmasa da adını mutlaka duyduğunuzu düşündüğümüz bir oyun var: The Finals, daha doğrusu THE FINALS. İnternet iletişim kültüründe, kelimelerdeki bütün harfleri büyük yazmanın bağırma ve yüksek sesle konuşma manasına geldiğini bilen ve bunu, kasıtlı olarak oyun adına da yansıtan Embark Studios, rekabetçi oyun dünyasına bu oyunla bir yıkım topu gibi giriş yapmış da oldu. Bu benzetmemiz yersiz değil zira Battlefield’ın yaratıcısı, EA ve DICE (eski adıyla Digital Illussions CE) gibi şirketlerin yönetim/tasarım kademelerinde bulunan Patrick Söderlund, Embark Studios’un kurucularından biri. Ve anladığımız kadarıyla Söderlund, THE FINALS ile “Battlefield serisini yaptım, sıradaki…” demiş gibi duruyor. Yıkılabilir çevre unsurlarının, taktik kurma ve uygulama noktasında önemli olduğu, hızlı ve sürükleyici oynanışın hüküm sürdüğü THE FINALS, en güçlü gaming laptop modellerine bile zorlu anlar yaşatmaktan da geri durmuyor. Bu konuya ayrıca değineceğiz ama önce gelin, THE FINALS, rekabetçi FPS dünyasına nasıl yepyeni bir deneyim sunuyor, buna değinelim.

Oyuncu Laptop’larınızı Hazırlayın: THE FINALS Geldi


Uzun süredir oyuncuysanız ya da oyun dünyasında kendilerine haklı olarak “klasik” unvanı verilen oyunlarla haşır neşir olduysanız, yıkılabilir çevre unsurlarının, yeni icat edilmediğini, 2001 çıkışlı Red Faction’da bile gerçek zamanlı yıkılabilir yerler olduğunu biliyorsunuzdur. Ancak bir rekabetçi oyunda, yıkılabilir ortamların oyun mekanikleriyle birlikte oyun dinamiklerinin de merkezinde yer alması, kolay kolay karşılaşılan bir şey değildir. Çıkışı, tüm oyun çevreleri, özellikle de rekabetçi FPS türüne aşina olan oyun tutkunları tarafından merakla beklenen THE FINALS, “oyunu”, bu temel üzerine inşa etmiş ve görünüşe göre hayli başarılı olmuş durumda.

Rekabetçi oyunlara meraklı olanların “Bu bir oyun değil, bir devrim!” nidalarıyla karşıladıkları THE FINALS, oyun dünyasına kapitalizmin temel prensiplerini, âdeta bir oyun içi manifesto olarak sunuyor: Para, para, para! Şaka bir yana, oyunda, gerçekten de hemen her şey parayla alakalı. Üçer kişilik takımlar hâlinde karşılaştığınız rakiplerinizi alt ettiğinizde, onlardan dökülen paraları topluyor, oyun moduna göre para kasalarını ele geçirip yükleme noktalarına taşımanız gerekiyor. Netice itibarıyla, karşılaşmada “en zengin” takım kazanıyor.

Gaming laptop modelleriyle oynayabileceğiniz THE FINALS oyununda şimdilik iki oyun modu bulunuyor: Quick Cash ve Bank It. İlk oyun modu Quick Cash, adından da anlayacağınız üzere hızlı para kazanmanın peşinde koşturup vaktin gerçekten de nakit olduğunu deneyimleyeceğiniz bir mod. Bu modda üç takım, 10 bin dolarlık iki kasayı, yükleme noktasına taşımaya çalışıyor ama bu, yıkılan merdivenler, bina katları ve balkonlar nedeniyle pek kolay olmuyor. Laf aramızda, Quick Cash’te iyi bir takıma düşmezseniz, kazanmanız çok zor. Bank It adlı oyun modu ise dört takımın daha planlı hareket etmesini gerektiren bir mod. Takımların bu defa 40 bin dolarlık büyük ödül için mücadele ettikleri ve rakiplerinden düşen paraları toplayıp takımlarına kazandırdıkları Bank It, hızlı temposuyla, laptop modellerindeki işlemci ve ekran kartlarını epey zorlayabiliyor.

İlginç Sınıflar, Ekipmanlar, Patlamalar, Yıkımlar THE FINALS’ta

2023 yılına damga vuran oyunların bir bir sahneye çıktığı, bazılarının ise ödüle boğulduğu The Game Awards 2023 etkinliği sırasında tanıtımı yapılırken çıkış da yapan THE FINALS, her oyuncunun, kendi tarz ve stratejisini belirlemesine olanak veriyor. Diğer rekabetçi oyunlardan tanıdığınız bazı sınıflar, kendilerine özgü yetenek ve ekipmanlarla, bu oyunda da bulunuyor. Light, hızı ve çevikliğiyle öne çıkarken Medium, hareket kabiliyeti ve ekipman gücüyle dengede kalıyor. Daha “iri kıyım” bir sınıfla oynamayı tercih ediyorsanız, adının hakkını sonuna kadar veren Heavy, roketatar ve bilumum ağır silahıyla, emrinize amade. Söz ekipmanlara gelmişken maça başlamadan önce ekipmanlarınızı dilediğiniz gibi yönetebileceğinizi belirtelim. Ayrıca bir sınıfta; iyileştirme, rakiplerin yerini bulma, görünmezlik gibi oyuna renk katan unsurların bulunduğunu da ekleyelim.

Tabii bunca keşmekeşin, yıkımın ve aksiyonun akıcı şekilde ekrana yansıması, o kadar kolay değil. Açılışından itibaren 6-8 çekirdekli işlemcilerin çekirdek ve iş parçacıklarının tamamını doldurmayı başaran THE FINALS, özellikle sahnenin kalabalıklaşıp bina/kat yıkımlarının arttığı anlarda nispeten zayıf bilgisayarları yorabiliyor. Bu, oyuncuya, düşük kare/saniye değerleri ve stutter olarak adlandırılan takılmalar şeklinde yansıyor. Diğer yandan Unreal Engine oyun motorunun görsel tüm nimetlerinden yararlanan THE FINALS, gerçek zamanlı ışın izleme özelliğinin yanı sıra; DLSS, DLAA, Reflex gibi NVIDIA imzalı ekran kartlarına özel teknolojileri de içeriyor. Bu noktada, oyunu, “canavar” gibi bir gaming laptop ile deneyimlemek, oyundaki başarınızı doğrudan doğruya etkiliyor. Intel işlemci ve NVIDIA ekran kartları içeren; Abra, Tulpar ve Semruk ailelerindeki laptop modelleri, THE FINALS’ı, yüksek kare/saniye değerleriyle, gecikmesiz şekilde oynamanıza yardım ediyor. Monster Notebook tarafından geliştirilen modeller, satın alım sırasında donanım özelleştirme, satış sonrası destek, ömür boyu bakım garantisi gibi pek çok avantajı da beraberinde getiriyor. Eğer siz de THE FINALS’ta takımınızı zirveye taşımayı hedefliyorsanız, seçiminizi, “canavar”dan yana yapın.

Şahika Civelek

2007'den beri KadınSanat bloggeri. Tasarlar, çizer, boyar...

Bunlar da hoşunuza gidebilir...