Sürücüsüz otomobiller neden çok çeşitli sensörler kullanıyor?

Sürücüsüz otomobil sistemlerinin radar, lidar, kamera, ultrason gibi çeşitli sensörler kullanmasının nedeni aslında fotoğrafta açıkça görülüyor.

Bu sistemler bir durumu insanın algıladığından çok farklı şekilde yorumlayabilir. Örneğin fotoğrafta yanyana duran iki otomobilden sağdakinin üzeri içinde bisiklet süren insanların olduğu bir çıkartmayla kaplanmış durumda. Bir kamerayla elde edilen bu görüntü işlendiğinde çıkartma üzerindeki imgelerin gerçek insan ve bisikletler olduğu şeklinde algılanıyor.

Bu kör nokta sürücüsüz otomobiller için geliştirilen sürüş algoritmalarının test edilebildiği yazılım simülatörleri üreten Cognata‘daki araştırmacılar tarafından tespit edildi.

Cognata CEO’su Danny Atsmon “Lidar cam yüzeyleri algılayamıyor, radar bilhassa metali algılıyor, kamera görüntülerini ise imajlarla şaşırtmak mümkün” diyerek otonom sürüş teknolojisinde kullanılan sensörlerin her birinin durumu algılamada farklı bir kör noktayı kapatmaya çalıştığını ifade ediyor. Böylece karmaşık durumlarla başa çıkılmaya çalışılıyor.

Kendi kendine ilerleyebilen otomobil deyince ilk akla gelen firmalardan Tesla’nın bir aracı aydınlık bir havada önünde ilerleyen kamyon römorkunu parlamadan dolayı tespit edemediği için kaza geçirmiş ve sürücüsün ölümüne sebep olmuştu. Bu olay sonrasında Tesla sadece radar, kamera ve ultrason sensörleri kullandığı için eleştirilmişti. Eleştirmenler lidar’ın sensörler arasında mutlaka yer alması gerektiğini iddia ederek düşük ışıkta ve parlamalarda daha iyi çalıştığını ve radar ve ultrasona kıyasla daha ayrıntılı veriler sağladığını söylüyor. Fakat Atsmon’un da belirttiği gibi lidar da kusursuz değil. Örneğin kırmızı ve yeşil ışık arasındaki farkı anlayamıyor.

Nihayetinde sürücüsüz otomobil sektörünün güvenli sürüş için olabildiğince çok çeşitli sensör kullanması kaçınılmaz görünüyor.

Kaynak: MIT Technology Review